"Deli"lik ne bir küfür, ne de özenilecek bir olgu, her iki yaklaşım da biribinden tehlikeli olur dozu kaçınca. Kendini farklı hissedenlerin içinde bulundukları durumu haklı çıkarıp, "eğer bu delilikse, ben deliyim" denmesinden hoşnut değilim. Psikoloji alanında söylenen beylik laflar, beni şüpheye düşürür. Söz konusu "ruh"sa, kesin yargılara varmak "doğru teşhis"e ulaşmak açısından, sağlıklı bir yol mudur? Yok, böyle benim gibi ahkam kesmiyor kitap. Salt Psikoloji alanında çalışanların okuması amacıyla hazırlanan bir ders kitabı değil. Şizofreni, paranoya, manik depresif ataklar, anksiyete, panik atak, çoğul kişilik bozukluğu, haşhaş bağımlılığı, epilepsi(sara) hastalarının kendi kalemlerinden yazdıkları. Hoş, şizofreniye Joanne Greenberg'in Sana Gül Bahçesi Vadetmedim kitabı tek başına çok iyi bir örnek. Fakat bu kitap bir derleme olduğundan, Greenberg'in romanı kadar tertipli değil (iyi ki). Kendilerini yazan hastalar arasında Leo Tolstoy, St. Augustine, Vaslav Nijinsky, Jean Paul Sartre ve Fyodor Dostoyevski de var. Zaptedilmez Çılgın - Lara Jefferson Doktorun düşündüklerinin yanında kendininkileri kaymağı alınmış süte benzetir ve şöyle açıklar; "Deliliğin kızıydı- ve doktora göre ikisini de benim beynim yaratmıştı. Bilmiyorum -doktorların başkalarının inanmasını istedikleri gibi mi yoksa kendi inandıkları gibi mi düşündüklerinden emin olduklarına şüpheliyim. Böyle şeyleri hiç bilmem, hiç değilse onların bildikleri şekilde bilmem." s.16 "Ve eğer sizde gerçekten için için büyüyen bulaşıcı bir "kendini çok düşünme" hastalığı varsa, bir kalem ve eski mektupların boş sayfalarını alırsınız elinize, yatakhanede oturup, kendinize Shakespeare der ve her şeyi anlatmaya başlarsınız." s.27 :) Bu bölümün sonu "Başlangıç" kelimesiyle bitiyor. "William James'in şu öğüdünü hatırlayalım, 'Bildiğimizin aksine gerçekler, 103° veya 104° Fahrenheit derecelerinde belki de normal vücut ısısı olan 97 veya 98 dereceden çok daha kolay filizlenirler.'" s.57 Mutlukuk-Dehşet Dünyası - John Custance "Aslında bence 'Yüce Tanrı' bazen insanların onunla tartışmasını, hatta güreşmesini, bir diktatörün çevresindeki 'olur efendim'ciler gibi kişilere tercih eder." s.61 Bir Şizofrenin Otobiyografisi- Anonim "Güneş yaşamın ve gerçeğin -özellikle entellektüel aydınlanmanın gizemli, mistik sembolüydü. Güneş ışığı göz kamaştırıcı ve -uzun süre bakıldığında- kör ediciydi. Çok fazla ışığa karşı korunmasız kaldığını, bunun 'entellektüel tecavüz' olduğunu yani beynin gerçek tarafından tecavüz edildiğini hissediyordum." s.100 Jean Paul Sartre "Bulantım hâlâ geçmedi ve geçeceğini de sanmıyorum... O, artık bir hastalık veya geçici bir nöbet değil: O, ben'im." s.370 Egosuyla ilişkisi iyi olan herkesin, kolaylıkla kendinden birşeyler bulacağı bir kitap. Kaşınmasından rahatsız olacağınız yaralarınız varsa, bu öneriyle size kötülük yaptığımı söyleyebilirsiniz.
0 yorum: